28 Mayıs 2012
Yetmez Ama Evet
Eskiden bi walkman'im vardı. Bir tane Metallica, bir tane Iron Maiden
kasedini döndüre döndüre yıllarca dinledim. Şimdi binlerce mp3 var ama
yetmiyor.
Eskiden TRT'de ne çıkarsa seyrediyoduk. Şimdi yüzlerce kanal var,
internette istediğin her halt var ama yetmiyor (televizyonum yok ve
internet hala kesik HAHA).
Hala yeten tek şey var. Kitap. Tüketim toplumuna zıt koşmuş, hala
koşan, her zaman da koşacağını umduğum tek şey. İster kağıtta, ister
monitörde, ister e-ink üzerinde... Böyle kalsın. 1984'teki gibi
olmasın. NTV yayınları denedi bir ara, tuttu mu bilmiyorum. İnşallah
tutmamıştır.
Yürüyen embesil olmamak için kitap okumak gerek. Yeteri kadar okumuş
olmak yok. Ne olusa olsun oku. Yetmez ama evet, okumaya devam. Belki
bir gün yazarım da, kim bilir... (Nerde sende o göt)
--
Onur SAN
kasedini döndüre döndüre yıllarca dinledim. Şimdi binlerce mp3 var ama
yetmiyor.
Eskiden TRT'de ne çıkarsa seyrediyoduk. Şimdi yüzlerce kanal var,
internette istediğin her halt var ama yetmiyor (televizyonum yok ve
internet hala kesik HAHA).
Hala yeten tek şey var. Kitap. Tüketim toplumuna zıt koşmuş, hala
koşan, her zaman da koşacağını umduğum tek şey. İster kağıtta, ister
monitörde, ister e-ink üzerinde... Böyle kalsın. 1984'teki gibi
olmasın. NTV yayınları denedi bir ara, tuttu mu bilmiyorum. İnşallah
tutmamıştır.
Yürüyen embesil olmamak için kitap okumak gerek. Yeteri kadar okumuş
olmak yok. Ne olusa olsun oku. Yetmez ama evet, okumaya devam. Belki
bir gün yazarım da, kim bilir... (Nerde sende o göt)
--
Onur SAN
25 Mayıs 2012
Akü Suyu
Argoda "akünün suyunun boşalması" diye bir tabir var. En sevdiğim ve
yaşadığım. Fabrikaya Pazartesi sabah girip, en erken Cumartesi öğleden
sonra 2'de çıkıyorsan, bunu bilmekten daha fazlası geliyor başına.
Perşembe sabah akünün suyu boşalıyor.
yaşadığım. Fabrikaya Pazartesi sabah girip, en erken Cumartesi öğleden
sonra 2'de çıkıyorsan, bunu bilmekten daha fazlası geliyor başına.
Perşembe sabah akünün suyu boşalıyor.
Bu sabah kalktığımda gözlerimin şiştiğini farkettim. Ayna
kullanmadığım için sadece farkettim. İmalata indiğimde biri ağlayıp
ağlamadığımı, bir başkası uyuyup uyumadığımı sordu. Merak edip aynaya
baktım (ama karanlıkta HAHA). Neyse, Tayyip Erdoğan'ın Amerika
Birleşik Devletleri'nden dönüşünde havaalanında basın mensuplarına
demeç verdiği sırada gözlerinin altında var olan torbalardan dubleks
olarak vardı bende, yanağıma kadar inmiş ki, yanak şiş değil çukur
olduğu için daha beter görünüyordu. Mikrop kapmış da olabilir tabii.
Kuşların üstüne sıçtığı, tozun içinde bir koltukta yatıp kalkıyoruz
nitekim. Neyse, geçti. Yani geçmiştir herhalde, aynaya tekrar bakmadım
ama dışarıyı görebiliyorum şu sıra...
Bakalım yarın sabah ne göreceğiz aynada.
--
Onur SAN
Uçan Pantolon
Bir kemerim var. Mahalleden bir abi, son deliği denemesine rağmen
beline uymadığı için bana vermişti. Aldıktan sonra ilk deliğin
öncesine bir delik daha delip öyle kullanıyordum birkaç senedir.
Açtığım deliğin adı 'birinci vites'. Yemeklerden sonra ve sakin
haftasonlarında son deliği kullanıp, yemeğe yaklaşan saatlerde ve
haftasonuna yaklaşan günlerde birinci vitesi kullanıyordum. Şimdi bir
de geri vitese ihtiyacım var, bir delik daha.
Bu sırada aklıma uçan pantolon fikri geldi. Madem benim pantolonlarım
tüm çabalarıma rağmen yer çekimine karşı koyamıyor, o zaman diğer
insanların pantolonları uçan pantolon olmalı. Aynı fiyata hem düşen
pantolon, hem uçan pantolon alınabiliyordur belki. Satıcıya özellikle
söylemediğin zaman düşen pantolon veriyordur. Bu bilgi benden başka
tüm insanların sahip olduğu bir bilgi olabilir, diğer çok şey gibi
bunu da kaçırmış olabilirim hayat ve insanla ilgili; bırak tekstil
sektörünü...
Bununla beraber, şu da olabilir. İnsanlar kendilerine pantolon almaya
gittikleri zaman uçan pantolon satılıyordur, başkasına pantolon
aldığın zaman düşen pantolon veriyorlardır. Onun için herkes
hediyelerin içine fiş / fatura / değiştirme kağıdı koyuyordur. Annenin
sana aldığı düşen pantolonu yanında fişiyle beraber götürüp senin
giyeceğini ibra ettiğinde uçan pantolon yaptırabiliyorsundur. Onun
için benim pantolonlarım hep düşen pantolon olabilir. Hiçbişey
almıyorum, bana birileri alıyor. Evet bu daha mantıklı. Yakası
kaymayan tişört, kokmayan ayakkabı, delinmeyen çorap, lastiği
genişlemeyen don, kafayı sıkmayan şapka, hepsi böyle olabilir. Evet
evet, bulduum!!!
--
Onur SAN
beline uymadığı için bana vermişti. Aldıktan sonra ilk deliğin
öncesine bir delik daha delip öyle kullanıyordum birkaç senedir.
Açtığım deliğin adı 'birinci vites'. Yemeklerden sonra ve sakin
haftasonlarında son deliği kullanıp, yemeğe yaklaşan saatlerde ve
haftasonuna yaklaşan günlerde birinci vitesi kullanıyordum. Şimdi bir
de geri vitese ihtiyacım var, bir delik daha.
Bu sırada aklıma uçan pantolon fikri geldi. Madem benim pantolonlarım
tüm çabalarıma rağmen yer çekimine karşı koyamıyor, o zaman diğer
insanların pantolonları uçan pantolon olmalı. Aynı fiyata hem düşen
pantolon, hem uçan pantolon alınabiliyordur belki. Satıcıya özellikle
söylemediğin zaman düşen pantolon veriyordur. Bu bilgi benden başka
tüm insanların sahip olduğu bir bilgi olabilir, diğer çok şey gibi
bunu da kaçırmış olabilirim hayat ve insanla ilgili; bırak tekstil
sektörünü...
Bununla beraber, şu da olabilir. İnsanlar kendilerine pantolon almaya
gittikleri zaman uçan pantolon satılıyordur, başkasına pantolon
aldığın zaman düşen pantolon veriyorlardır. Onun için herkes
hediyelerin içine fiş / fatura / değiştirme kağıdı koyuyordur. Annenin
sana aldığı düşen pantolonu yanında fişiyle beraber götürüp senin
giyeceğini ibra ettiğinde uçan pantolon yaptırabiliyorsundur. Onun
için benim pantolonlarım hep düşen pantolon olabilir. Hiçbişey
almıyorum, bana birileri alıyor. Evet bu daha mantıklı. Yakası
kaymayan tişört, kokmayan ayakkabı, delinmeyen çorap, lastiği
genişlemeyen don, kafayı sıkmayan şapka, hepsi böyle olabilir. Evet
evet, bulduum!!!
--
Onur SAN
23 Mayıs 2012
14 Mayıs 2012
Çadır
Raskolnikov gibisin, çadır kurmak istiyorum.
Kalıp toplarken bu cümle geldi aklıma, dönüp duruyo. İçimden atmam
gerekiyodu, buraya yazdım. Evet, kalıp biraz ağırdı...
--
Onur SAN
Kalıp toplarken bu cümle geldi aklıma, dönüp duruyo. İçimden atmam
gerekiyodu, buraya yazdım. Evet, kalıp biraz ağırdı...
--
Onur SAN
01 Mayıs 2012
Şarj
Tersi güzel olmayan cümle:
- Şarj cihazınızı telefonuma takabilir miyim?
Ne kadar masum. Tersi ise:
- Şarj cihazımı telefonunuza takabilir miyim?
Hiç olmadık şey. Haydi kızlar gusül abdestine. Kötüyüm biliyorum. Ama
yıllarca alet kaldırma sihirbazı kullanmadık mı? Bi de fabrikada
yaşayan kırlangıçlar bilgisayara da sıçmışlar haftasonu. Nasıl intikam
alırım? Alet kaldırma sihirbazı ile mi? Diyelim ki aleti kaldırdık,
peki kanat açma sihirbazı var mı? Neydi o, molfikis mi molpedis mi,
sapanın ucuna ondan takıp bi deneme yapmalı...
--
Onur SAN
- Şarj cihazınızı telefonuma takabilir miyim?
Ne kadar masum. Tersi ise:
- Şarj cihazımı telefonunuza takabilir miyim?
Hiç olmadık şey. Haydi kızlar gusül abdestine. Kötüyüm biliyorum. Ama
yıllarca alet kaldırma sihirbazı kullanmadık mı? Bi de fabrikada
yaşayan kırlangıçlar bilgisayara da sıçmışlar haftasonu. Nasıl intikam
alırım? Alet kaldırma sihirbazı ile mi? Diyelim ki aleti kaldırdık,
peki kanat açma sihirbazı var mı? Neydi o, molfikis mi molpedis mi,
sapanın ucuna ondan takıp bi deneme yapmalı...
--
Onur SAN
?
Mutfakta, yemek odasında,
Gerçek bambu Kemosan'da
Hem yazlık, hem kışlık
Gerçek bambu Kemosan'da.
Ahh, bir zamanlar Veys FM vardı. Kemosan bile onu ayakta tutamadı...
YAaaaa, Veysefem...
--
Onur SAN
Gerçek bambu Kemosan'da
Hem yazlık, hem kışlık
Gerçek bambu Kemosan'da.
Ahh, bir zamanlar Veys FM vardı. Kemosan bile onu ayakta tutamadı...
YAaaaa, Veysefem...
--
Onur SAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)