Geçen sene yağmur bile yağmaz, kışın ortasında kısa kollu ile gezerken, herkes havanın ne kadar güzel(!) olduğunu mırıldanırken, trafik polisi milleti çevirip kar lastiği soruyordu. Üstüne üstlük, olmayana ceza yazıyordu, güneşin altında arabanın içinde yanarken.
3 gündür bi tane polis görmedim yollarda, kar lastiği soran eden, olmayana ceza kesen...
Şimdi, doğa mı büyük, karayolları genel müdürlüğü mü, trafik şube mi, nedir olay? Kimse doğanın gücünün farkına varabildi mi?
Alt tarafı 2 gün kar yağdı. Hem öyle 2 tam gün de değil he. Aralıklı diyelim. Mesela 1 hafta yağsa durmadan? Dünya için 1 hafta o kadar kısa bir zaman birimi ki. Neler olurdu o -sözümona- hakim olduğumuz dünyada, yarattığımıza inandığımız şehirlerimizde, ultra lüks sitelerimizde, Türkiye'nin gelişen yüzü belediyeciliğimizde?
3 günlük elektrik kesintisine bakar bizim büyüklüğümüz, sonra dizlerimizin üzerine çökeriz hemen. Trafik şubenin amiri bile kaldıramaz bizi yerden, karayolları genel müdürü, bedaş'ın ceo'su...
Bakkal Memet Amca'dan bulgur isteriz, varsa tezgah arkasında. Çocuklar duvarları kemirir yoksa. O Bimler, Migroslar, ve saireler ilk terkeden olur seni. Kapısından ayrılmadıkların. 10 kuruşun eksik diye seni kapıdan çevirenler uğruna kimi terk ettiğini anlarsın. Tu kaka bakkal Mehmet Amca, senin kadim dostundur, hatırlatır sana zor şartlar.
Her fırsatta yıkattığın, tamponu sürtünce ayyuka çıkararak ayılıp bayıldığın, onun uğruna tanımadıklarına küfür ettiğin araban artık yoktur senin için, bileklerinin ucunda sallanan 5 parmaklı ayaklarının ne işe yaradığını hatırlarsın sonra. Yavaş yavaş insanlaşmaya başlarsın zoru gördükçe. Yürüyenin halinden anlarsın.
Kıymetlenir herşey. Artık bardağın dibinde kalan suyu dökmezsin, çünkü 2km mesafeden sırtında taşıyıp 5. kata asansörsüz çıkarmışsındır onu. Isınabilmek için yaktığın sobaya aşıksındır artık, çünkü bütün ailen oradadır, diğer odalar soğuk olduğu için. Sohbet edersin onlarla, seni anlarlar, sen de onları.
Sokakta da konuşmaya başlamışsındır insanlarla. Ulaşım ancak hep birlikte yürür. Birlikte hareket edilir. Hayatta kalmak kolay değildir. Tavsiye alırsın, tavsiye verirsin. Tüm komşularından haberin vardır artık, onlardan alırsın, onlara verirsin, bir ailen daha olur, şanslıysan güvenebileceğin...
Talihinin yaver gittiği gün bir tavukla eve gelirsin. Ailen bayram eder, etinden derisinden kemiğinden 4 gün tüm aile doyar. Faydalanacak şey kalmadığından emin olmadan atamazsın hiçbirşeyini, şimdiki gibi değil.
Öğrenmek için yaşamaya gerek mi var? Akıllı telefon olmadan yaşayamayan insan mı olur? Aldığı şeyi acele acele çöpe atmak için yarışan insanları dünya da başından atmaz mı? Neyin peşindesin? Düşünsene. O almak için kıvrandığın şeye ihtiyacın var mı? O çöpe attığın şey çöp müdür?
Düşün. Sadece ama sürekli düşün. Belki oradadır seninki de, hep başkalarında aradığın ve büyük bir başarıyla her zaman da başkalarında bulduğun kabahat...