Bir arkadaşım kitap yazmış ama okumayı hala bitiremedim. Başlamış ve bitirilmiş şeyleri o kadar takdir ediyorum ki! Çok kitap var olmuştur bitemeyen bir türlü...
Ama galiba büyüdüm biraz daha. Çünkü kıskanmadım hiç. Birkaç sene önce olsaydı nasıl da kıskanırdım. Bu sefer çok heveslendim, beklenmedik bir şekilde. Heyecanlandım filan.
İlk kısım bitip de gönderdiğinde bir çırpıda okudum. Muhteşem! Çok akıllıca bir fikir. Yapmak istediğimiz şey belki de, sadece biraz daha fazlası.
Peki neden bu kadar zaman varken okumuyorum? Bahanen ne koççuuum!
Kafam çok pis allak bullak be blogger. Bi akşam rakı içelim be kanka.
Bir abimiz var, 55 yaşlarında, Bulgaristan göçmeni. Sanayi elektriği konusunda çok bilgili, bilgili olduğu kadar da ticari bahtsızlığı bariz. Sebebi belirsiz bir hastalığa tutuldu. Yarı dev bir adam, 1.95 boy, 130 kilo... Şu anda 55 kilo, benim kadar kalmış. Çalışamıyo, koşturamıyo. O kadar da çalışkan adam ki!
Sık sık aramaya çalışıyorum. Halini hatırını sorup telefonda becerebildiğim kadar moral vermeye çalışıyorum. Bir ihtiyacı olduğunda mutlaka haber vermesini söylüyorum. Malum, çalışamıyo, -her ne kadar yiyemese de- evde bir tencere kaynayacak...
Geçen gün aradı. Paraya sıkışmış, borç istedi. Ama aslında isteyemedi de. Uzun bir girizgah, ama belli oluyo neden aradığı... Sonunda söyleyebildi. "Tabii ki" derrkeennn... Ağlamaklı bir ses ve telefonun kapanması. Böyle gururlu adam. Kim bilir ne kadar düşündü aramadan önce. Ne kadar sıkıldı. Bu işe bak, bizim dertlerimize bak...
Ayça ile Ev Hali var bir de. Güzel. Bağımsız. Bol küfürlü filan. Bi bağış yapmak lazım.
...falan filan... Eleman geldi bişiler bişiler sordu, kafamı dağıttı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder