28 Ocak 2011

Tehlikeli Oyunlar

Tekrar tekrar bela okuyorum kendime. "Tehlikeli Oyunlar" ile "Monopoly on Sorrow" ikilisi ateşle barut gibi.

Bu adam nasıl yazmış, her seferinde hayret ediyorum. "Beyaz Mantolu Adam" da öyle idi. "Korkuyu Beklerken" de... "Tutunamayanlar" ile ilgili birşey söylememe gerek yok. Ama "Tehlikeli Oyunlar" (bundan sonra "kitap" diye hitap edilecektir) olacak gibi değil.

Daha 1/4'ünde bile değilim ama okumaktan korkuyorum. Çok tehlikeli. Korkup kendimi kapatıp bira + sigara + Suicidal Tendencies dinlediğimi az önce farkettim. Bir tek benim kafam böyle çalışıyor sanıyordum. Ya da aileye özgü birşey. Oğuz Atay beni yazmış! Kitabın kendisi benim için tehlikeli bir oyun. Korkuyorum anne!

Beni buraya atan, albayın evinde albaya ve yine onun gibi emekli albay arkadaşına çay demlemek için mutfağa girdiğinde düşündükleri idi. Hastalıklı! Benim kadar hastalıklı bir karakter, benim kadar hastalıklı bir yazar, benim kadar hastalıklı ben.

Sürekli takip ettiğim afilifilintalar'da bugün çıkan bir yazının ilk satırını okudum. Hikmet intihar ediyormuş. İlk satırı okudum ve can havliyle kapattım sayfayı. Allah kahretsin! Tolga da Fight Club vizyondayken "ikisi aynı kişiymiş" demişti. Allah hepinizin en uygunundan cezasını versin. Kitap daha tehlikeli. Film gibi değil. Bütün sinemalar yıkılsın, hepsi yayınevi veya kütüphane olsun. Araya reklam almasınlar. Okurken sigara da içebil. Ama kapanan sinemalar düğün salonu oluyor. Al sana Türk kafası. Kitap yazamazsam mutlaka çok para kazanıp kütüphane açmalıyım. Kitap çok sakıncalı. Sonunda Hikmet ölüyorsa gerçekten? Çok korkuyorum.

Okumaya devam edersem delirebilirim. Kitabı bırakırsam sonunu kendim yazıp yine delirebilirim. Oğuz Atay'ın neden genç yaşta öldüğünü şimdi daha iyi anlıyorum. Her kitabının her sayfasında. Allah kahretsin! Çok tehlikeli bir adam. Yıllar önce bıraktığı dinamit benim içimde patlamak üzere. Çevreye zarar vermesem Hikmet gibi. Yan apartmanda emekli bir albay var ama savaş görmemiş, beni anlayamaz ki! Zamanda ileriye doğru sürekli çırpınıyoruz, acaba yeteri kadar yavaşlasam geri gidebilir miyim? Oğuz Atay'la aynı evde yaşamak istiyorum. O zaman intihar edebilirim. Yani o zaman aslında ben doğmamış oluyorum. Çok zor o zaman intihar etmek.

Bir yandan da Oğuz Atay çok zorlu bir rakip. Ben de bişeyler yazmak istiyorum ama otomatik olarak aynı kulvardayım adamla. Dan Brown romanı yazacak değilim ya! Ben birşeyler karalıyorum, Oğuz Atay 40 sene önce onu yazmış oluyor. Çok kuvvetli cümleleri, kelimeleri, kendileri yüzünden başarısızlığın doruğunda yüzen karakterleri var. Daha iyisini, hatta daha kötüsünü beceremem. İş - güç hepsi yalan. Esas gerçek bilgisayarın yanında duran şu kitabın içinde usta bir el tarafından uygun şekilde yan yana yerleştirilmiş harfler ve noktalam işaretlerinde. Oğuz Atay ile ilgili paradoks var kafamın içinde. Yazdıklarını anlayacak olanların yazdıklarını okumaması gerekiyor. Korkuyorum.

1 yorum: